Sevgili okuyucularım, İstiklal Harbimizin zaferle sonuçlanan destansı öyküsünde Mustafa Kemal Atatürk’ün istihbarat faaliyetleri üzerine yeni bir yazı serisiyle karşınızdayım.

Resim 1: Millî Mücadele’de Atatürk’ün istihbarat (haberalma) faaliyetlerinin önemli kahramanları. Soldan sağa: Mustafa Kemal Atatürk (Fotoğraf ve karakalem ile karışık teknikle yapılmış bir resim, Ahmet Atuk’un kişisel koleksiyonundan), Fevzi Çakmak, Ahmet Esat Tomruk (İngiliz Kemal), Mümin Aksoy (Gâvur Mümin), Ekrem Baydar, Topkapılı Mehmet Bey (Topkapılı Cambaz Mehmet)

Savaşa Hazırlık İçin Kurulan İstihbarat Örgütleri

Bu muhteşem zafer, Türk halkının sabırla ilmek ilmek örerek, acı çekerek, can vererek, kanını dökerek kazandığı bir zaferdi. Türk halkı kadınıyla erkeğiyle bütünleşmiş, milli taşıtımız kağnılar da savaşın tüm yükünü çekmişti.

Tarihte emperyalizme karşı kazanılan bu ilk savaşın bünyesinde az bilinen ve Atatürk önderliğinde verilmiş olan savaşın içerisinde yer alan istihbarat savaşını ve zaferini tarihi gelişimi içerisinde anlatmaya çalışacağım.

Zaferlerle dolu olan Türk tarihinde atalarımız istihbarata çok önem vermiştir. Osmanlı imparatorluğunda ilk ciddi istihbarat teşkilatının Sultan Abdülmecit döneminde kurulma çalışmalarının başladığını görmekteyiz. II. Abdülhamit devrinde yaşanan iç ve dış olaylar, Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nın kurulmasını sağladı. 17 Kasım 1913 tarihinde de Enver Paşa tarafından Teşkilatı Mahsusa adıyla yeni istihbarat teşkilatı (diğer adıyla Umur-u Şarkiye Dairesi) kurulmuştur. 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Devleti’nin savaşı kaybetmesi sonucu imzaladığı Mondros Mütarekesi ile fiilen sona ermiştir.

Teşkilat-ı Mahsusa mensuplarının kurduğu Karakol Cemiyeti Millî Mücadele’ye destek veren ilk istihbarat teşkilatı olmuştur. Mütareke döneminin ilk gizli direniş grubu İstanbul’da kurulan Karakol Cemiyeti’dir. 1918 Ekim ayının sonları veya Kasım ayının başlarında Talât Paşa’nın direktifi ile kurulan cemiyetin kurucuları arasında, Kurmay Albay Kara Vâsıf, Emekli Yüzbaşı Bahâ Said, Albay Galatalı Şevket ve Yenibahçeli Şükrü Beyler gibi İttihatçı şahıslar bulunmakta idi.

Foto 1: Karakol Cemiyeti’nin kurucuları. Oturanlar: (Sağdan) Kara Vâsıf’ın kardeşi Fahreddin, Kara Vâsıf, Dayı Mesut. Ayaktakiler: (Sağdan) Naim Cevat, Kurmay Ali Rıza, Yenibahçeli Şükrü Oğuz.

Foto 2: Kara Vâsıf Bey (1872-1931). Karakol Cemiyeti’nin başkanı.

Foto 3: Bahâ Said Bey (1882-1939). Karakol Cemiyeti’nin kurucularından.

Kısa zamanda örgütlenme çalışmalarını tamamlayan Karakol Cemiyeti’nin Millî Mücadele’ye yaptığı en büyük hizmet, İstanbul’dan Anadolu’ya silâh ve cephane ile subayların kaçırılmasını sağlaması, İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi kuruluşların planlarını ve faaliyetlerini Mustafa Kemal Paşa’ya haber vermesi olmuştur. Ancak cemiyet, Bolşevikler ile gizli ilişkilere girmesi ve kendi başına Millî Mücadele’ye sahiplenme çalışmalarında bulunması sebepleriyle Anadolu Ordusu kadrosuna dahil edilmemiş, 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un İtilâf Devletleri tarafından işgali sırasında da liderlerinin tutuklanmaları ile büyük bir darbe yemiş ve nihayet Erzurum ve Sivas Kongrelerinin kararlarını uygulamak için seçilen Heyet-i Temsiliye’nin emri üzerine faaliyetlerine son verilmiştir.

Karakol Cemiyeti’nin devamı olan Zabitan Grubu, cemiyetin Üsküdar şubesi reisi Kurmay Yarbay Muğlalı Mustafa Bey tarafından 27 Ekim 1920 tarihinde yeniden yapılandırılmıştır. Zabitan Grubu da Anadolu’ya istihbarat temini yanında subay, silah ve cephane sevkinde başarılı hizmetler vermiştir. Fakat belirli bir tarihten sonra kuruluşu aynı tarihlere rastlayan ve Ankara tarafından kurdurulan Hamza Grubu ile bu konularda rekabete girişmesi ve yeterli tetkik-tahkik yapılmadan Anadolu’ya gönderilen subayların bazılarının İtilâf Devletleri’ne hizmet etmelerinin anlaşılması, kendilerine tepki gösterilmesine sebep olmuştur. Diğer taraftan İngiliz ajanı Hintli Mustafa Sagir’in, Zabitan Grubu’nun da kullandığı Karakol Cemiyeti’nin mührü ile mühürlenmiş bir belge ile İnebolu’ya çıkması ve 29 Kasım 1920 tarihinde Onuncu Kafkas Fırkası sabık kumandanı Yarbay Kemal Bey ile Anadolu’ya hareket ederek, 11 Aralık 1920’de Ankara’ya gelmesi ve Mustafa Kemal Paşa’ya suikast tertip edeceği anlaşılarak tutuklanması, 23 Mayıs 1921 tarihinde Ankara İstiklâl Mahkemesi tarafından yargılanarak ölüm cezasına çarptırılması ve bir gün sonra da idam edilmesi, ayrıca grup mensuplarından bazılarının kahvehanelerde görevlerini açığa çıkarıcı konuşmalar yapmaları da bardağı taşıran son damla olmuştur. İşte bütün bu olumsuz olaylar neticesinde, Zabitan Grubu’nun bir müddet sonra adını değiştirdiği ve yine Muğlalı Mustafa Bey başkanlığında Yavuz Grubu olarak faaliyetini devam ettirdiği anlaşılmaktadır. Yavuz Grubu’nun mührü, Yavuz Sultan Selim’in resmini taşıyordu. Muğlalı Mustafa Bey’in yakalanma tehlikesi sebebiyle, Eylül 1921’de İstanbul’dan Anadolu’ya geçmesinden sonra Yavuz Grubu’nun faaliyetlerinin sekteye uğradığı anlaşılmaktadır.

Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da toplanmasından ve Ankara Hükümeti’nin, İstanbul’un etkisini pasifize eden bir güç olarak ortaya çıkmasından sonra başta İstanbul olmak üzere ülkenin her tarafındaki gizli direniş gruplarının tek bir merkezden yani Ankara’dan yönetilmesi kararlaştırılmıştır. Anadolu’ya subay, silâh, cephane ile malzeme göndermek ve istihbarat yapmak amacıyla Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Riyaseti’ne (Genelkurmay Başkanlığı) bağlı olarak 23 Eylül 1920 tarihinde İstanbul’da Hamza Grubu kurulmuştur. Ancak grup, şifre anahtarlarının düşmanın eline geçmesi ve Ankara’dan gönderilen kurye çantasının yolda kaybolması üzerine adını değiştirmek zorunda kalmış ve 15 Aralık 1920 tarihinden itibaren “Mücâhid” adını almıştır. Bu grup da kısa bir zaman sonra adını değiştirmeye mecbur kalmış ve 23 Şubat 1921 tarihinde “Muharip” adını alarak faaliyetine devam etmiştir. Nihayet grup, 31 Ağustos 1921 tarihinde “Felâh” adını almıştır. Fevzi (Çakmak) Paşa, grupların devamlı olarak adlarını değiştirmelerini, İngiliz Servisi’nin faaliyetlerine bağlamaktadır. Sonradan anlaşıldığı üzere Felah grubu Mustafa kemal Paşa tarafından gizlice kurulmuştur. Felâh Grubu da Ankara’ya subay ve cephane gönderimi ile istihbarat teminine ağırlık vermiş, Millî Mücadele lehinde propaganda faaliyetinde bulunmuştur. İstihbarat konusunda özellikle Yunan ordusunun durumu ile ilgili haberleri Ankara’ya iletmiştir. Felâh Grubu, İngiliz taraftan Damat Ferit Paşa tarafından Anadolu’ya gönderilen ajanların listesini de ele geçirerek, Ankara’da Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Riyâseti’ne göndermiştir. Bunlardan birisi de Fevzi (Çakmak) Paşa’nın berberidir. Çok önemli hizmetleri olmuştur. Bunlardan en göze çarpanı Büyük Taarruz öncesi Yunan askeri birliklerinin yerini en ince ayrıntısına kadar gösteren planın ele geçirilmesi olmuştur. Bu konu takip eden yazılarda ayrıntılı olarak anlatılacaktır. Felâh Grubu’nun faaliyetlerine ise 4 Ekim 1923 tarihinde son verilmiştir.

Ordu içerisine sızan yabancı ajan faaliyetlerine ve propagandasına karşı koymak amacıyla 18 Temmuz 1920 tarihinde Garp Cephesi Komutanlığı’na bağlı olarak Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Riyaseti tarafından Askerî Polis (Ayn-Pe) Teşkilâtı kurulmuştur. Teşkilât, başlangıçta başarılı hizmetler vermiş, ancak daha sonradan gizliliğe riayet etmediği ve yetkilerini aşarak her işe karıştığı gerekçesiyle 21 Mart 1921 tarihinde lağvedilmiştir.

Edinilen tecrübelerin ışığında ve belirlenen yeni hedeflere ulaşılabilmesi amacıyla, 1921 yılı başlarında Fevzi (Çakmak) Paşa’nın direktifi ile Hüsamettin Ertürk tarafından İstanbul’da Müsellâh Müdâfaa-i Millîye Grubu (M.M./Mim Mim) kurulmuş ve 3 Mayıs 1921 tarihinde TBMM Hükümeti tarafından resmen kabul edilmiştir. M.M. Grubu’nun İstanbul’daki istihbarat faaliyetlerinin başına bir sivil olan ve Çanakkale’de Mustafa Kemal Paşa’nın yanında askerlik yapmış ve elli bin kadar elemanı olan kabadayı Cambaz Mehmet Bey getirilmiştir. M.M. Grubu, asker ve sivil kesimden oluşan kadrolarıyla İstanbul’da geniş bir ajan ve haber ağı kurmayı başarmış, Anadolu’ya silâh ve cephane kaçırılması faaliyetlerini organize etmiş, düşman karargâhlarına, işbirlikçi gruplara ve yabancı misyonlara sızarak çok sayıda önemli belge ve bilgiyi elde etmiştir. En önemli faaliyetleri arasında İngiliz işgal komutanı General Harington’un makam otomobilinin çalınarak Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa’ya makam aracı olarak gönderilmesi ve İngiliz istihbarat teşkilatının en önemli ismi Yüzbaşı Benett’e suikast yapılması vardır. Grubun faaliyetlerine İstanbul’un kurtuluşundan sonra 5 Ekim 1923 tarihinde son verilmiştir.

Fotoğraf 4: M.M. Teşkilatı’nın başı, Topkapılı Mehmet Bey (Topkapılı Cambaz Mehmet).

Askerî Polis Teşkilâtı’nın kapatılmasının istihbarata karşı koyma faaliyetleri açısından doğurduğu boşluk, yine Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Riyâseti tarafından kurulan ve 1 Nisan 1921-22 Haziran 1922 tarihleri arasında Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde faaliyet gösteren “Tedkik Heyeti Amirlikleri” vasıtasıyla giderilmiştir. Amirlikler komünist faaliyetler, ajan faaliyetleri, azınlıkların tutum, davranış ve düşmanla iş birlikleri, Yunanların işgalleri ve zulümleri, halkın Millî Mücadele karşısındaki tavrı gibi konular üzerinde çalışmıştır. Tedkik Heyeti Amirlikleri de personelinin kimliklerinin deşifre olması sebebiyle 22 Haziran 1922 tarihinde lağvedilmiştir.

Resim 2: İstihbarat logoları, mühürleri. Soldan sağa: Teşkilat-ı Mahsusa, Karakol Cemiyeti, Müsellah Müdafaa-i Milliye (M.M. Grubu), Yavuz Grubu. (Kaynak: https://www.mit.gov.tr/emuze/tarihboyunca.html)

Millî Mücadele döneminde Anadolu’ya silâh, cephane, malzeme ve istihbarat temini amacıyla daha başka gruplar da faaliyet göstermekte idiler. Bu küçük gruplar arasında İmalât-ı Harbiye, Muâvenet-i Bahriye, Nâmık, Ferhâd, Kerimî ve Fethiye Deniz Grupları sayılabilir.

Sakarya Meydan Savaşı esnasında düşmanlar, özellikle İngilizler çok kritik bilgilerimize ulaştılar.  Millî Mücadele yıllarında İngilizlerin Anadolu’da bir casus teşkilatı vardı. Çoğunlukla “Kara Cumbo” (Black Jumbo) takma adıyla anılıyordu. O yılların gizli raporlarında ve Harington’un şifre telgraflarında sık sık «Kara Cumbo» adı geçiyordu. İçinde kimler vardı, belli değil. Ama «Kara Cumbo» çok faaldi, şaşılacak derecede gizli haberleri atabiliyordu. Büyük Millet Meclisi’nin gizli oturumlarında konuşulanları çabucak İstanbul’daki İngiliz makamlarına iletiyordu. Sakarya Savaşı günlerinde Türk Batı Cephesi Karargâhı’nın bazı gizli planlarını General Harington’a iletmişti. Türk karargâhının gizli emirlerini günü gününe hatta saat hesabıyla İngiliz işgal orduları kumandanlığına ulaştırabilmişti. Kısacası «Kara Cumbo» iyi çalışıyor ve aldığı İngiliz altınlarının hakkını iyi ödüyor gibiydi.

Bir şeyler yapılması gerekiyordu. Tedbir alınmazsa ve bilgi sızıntısı olursa Türk milletinin varını yoğunu ortaya koyarak yaptığı hazırlıkların hepsi boşa gidecekti. Fakat Mustafa Kemal Paşa zaten gerekli tedbirleri çoktan almıştı. İzmir’de ve İstanbul’da kendi istihbarat teşkilatlarını daha önce kurmuştu. İstiklal Harbimizde gizli kalan istihbaratçı kahramanları Jandarma Yüzbaşı Gâvur Mümin, Topkapılı Cambaz Mehmet ve Ekrem Baydar başta olmak üzere isimsiz tüm kahramanlarımız her türlü övgüye layıktır. Büyük Taarruz aynı zamanda dünyanın en iyi gizlenmiş, başta dünyanın en iyi istihbarat örgütüne sahip olduğu iddia edilen İngiliz ve yandaşları olan diğer istihbarat örgütlerine karşı kazanılmış bir istihbarat zaferidir. Kalemimizin gücü yettiğince İstiklal Harbimizin zaferle sonuçlanmasında önemli katkıları olan istihbaratçıları ve olayları anlatmaya çalışacağım. Gaflet uykusunda olanların uyanması, dalâlet ve hatta hıyanet içinde olanların layığını bulması, Türk Milleti’nin güzel günler görmesi dileğiyle saygılar sunuyorum.

Fotoğraf 5: Atatürk’ün istihbaratçısı Ekrem Baydar. (Sonraki yazılarımızda anlatılacaktır.)

 

(Dr. Burhanettin Şenli)

Please follow and like us:

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ekim 2024
P S Ç P C C P
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031